18 Nisan 2013 Perşembe

Günce

Merhaba,

Kendimle konuştuğum zamanlardan geliyorum (blog başka ne işe yarıyor ki?) Kendimle konuşurken bu şarkıyı sık sık anarım(Nev-Benmişim) 2004 yılına ait bu şarkı hiçbir zaman güncelliğini yitirmedi, yitirecek gibi de görünmüyor. Şarkıyla başlarsam güzel olur diye düşündüm.

Şu aralar  canım biraz fazla sıkılıyor. Sınavlar bitti ve kendimle fazlasıyla başbaşa kalma fırsatı-ya da talihsizliği mi dersiniz- buldum diyebilirim, neyse kendimi yememi başka zamana saklarım. Yeni bir şeylerle uğraşmak gibi bir arayışa girdim, tabi haliyle kitaplar filmler sardır sardırabildiğin kadar...

Büyük de bir pişmanlığım var ki Türk Edebiyatını çok geç keşfettim. Mesela Sabahattin Ali'yi bugün okuyorum. Şiirleri ayrı bir güzel ki şu an okumaya başladığım "İçimizdeki Şeytan" kitabında çok güzel cümleler buldum.

Kimileri doğuştan kurgucudur, böyle arkadaşlarım var. Bunu edebiyatın içinde özerk bir yetenek gibi görüyorum. Olayları kurgulama, tüm değişkenlerin üzerinde bir matematik gibi hesap yapabilme ve bir oyun hamuru gibi oynayabilme. Güzel bir yetenek. Kimileri ise cümlecidir. Şiir yazmak gerçekten düz yazıda, romanda,hikayede cümleci olmaktan daha kolay. İşte bunu ustalıkla yaptığını görüyorum Sabahattin Ali'nin. Oğuz Atay'dan sonra bu özelliği Sabahattin Ali'de de gördüm.. Neyse ben beğendiğim alıntıları yapayım.


"Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım"

“Büsbütün başka bir hayat, daha az gülünç ve daha çok manalı bir hayat istiyorum. Belki bunu arayıp bulmak da mümkün… Fakat içimde öyle bir şeytan var ki… bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş. Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız… Senin dünyaya hakimiyet planların bile eminim ki onu mahsülü…”

Bir de Rüzgar Şiiri var ki beni bitirdi.

"...Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar! Benim artık yalnız sana itimadım var. Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben, Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden Etrafımın sözlerine asla aklım ermedi, Etrafımda bana asla kulak vermedi. Senelerden beri hala anlaşamadık, Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık. Gözlerimde hakikati sezen bir nurla Etrafımı süzüyorum biraz gururla, ... Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor. Her dakika insanlardan uzaklaşıyor. Zaman zaman mağlûp olsam bile etime, İnsan olmak dokunuyor haysiyetime. Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum, İşte rüzgar, şimdi sana sığınıyorum! Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta En asil şey seni buldum bu kainatta, Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır, Ne süse, gösterişe bir baktığın vardır. Deniz gibi muamma yok derinliğinde, Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde. Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin Allah gibi görünmeden hüküm sürersin...."

Bir de Sezen Aksu ve Nükhet Duru'nun şarkı olarak yorumladığı Melankoli şiiri var ki ona ait:


"Ne bir dost ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melankoli"

Sonuç olarak bugün yeni bir yazarın yeni bir dünyasına adım atmış bulunduğumu sevinerek, o kişinin Sabahattin Ali oluşunu ise utanarak söylüyorum.




Sanırım aklıma gelenler bu kadar, yazacak kıvama ulaştığım bir gün görüşmek üzere...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder