....bir insanı sevmekle başlayacak her şey. Dile pelesenk, ömre pelesenk, şiire sebep, şiire sebep olduğu için de daha bir çok şeye sebep Dostoyevski'nin Budala'sının Prens Mişkini'nin söylediği başa bela söz.
Eskiden ikinci cümleyi bir kenara atar dünyayı güzellliğin kurtaracağına itiraz ederdim. Ve hatta derdim ki: Dünyayı sevmek kurtaracak, bir çirkini sevmekle başlayacak her şey! Güzelliğe dair, sevmeye dair fikrim gelişmediğinden mi? Bilmiyorum. İşin aslı tanımını kendim yaptığım güzellikte bir özellik de bulamamıştım. Güzel vücutlar boş suratlar sonra güzel suratlar boş mimikler sonra yalancı mimikler boş gülüşler sonra her şey güzelken boş olan insanlar ve sonra ve sonra....
O kadar tehlikeli ki güzellik. Gözlerimizi güzellik bulandırıyor denebilirdi. Kendimi anti zerafet tanrısı ilan etmiştim. Almanlardan bile beter düşünecektim, her şeyi mühendislik bir işlevsellikle değerlendirip zevki, simetriyi,ahengi sona atacaktım. Öyle demiştim. Bilimsel biriydim çünkü, benim görevim değişkenler yaratmak değil x'leri y'leri çözmekti. Bunun için x'leri daha güzel değil daha farklı çizmeliydim. 2 ile karışmasın diye z'ye ortasından çizgi koymalıydım. Dilekçeler güzellikle yazılmazdı. Çekici de güzel ustalar vurmazlardı duvarlara. Sonra ben güzellikle uğraşamayacak kadar işi gücü olan biriydim. Ellerimi güzelliği önemsemeden kirletir, güzelliği önemsemeden çalışır terlerdim.
Bunlar lirik şiirden önceydi tabi, nihilizmdense hem önce hem sonraydı. Nietzsche'yi küstürmeden önceydi, İkinci Yeni'ye bulaşmadan önce. Çarklar dönüyordu ve ben diş olmaktan memnundum. Akreple yelkovanı oynatan bendim adeta, sonra pil bitti, sonra saat durdu, sonra çıldırdım.
Yavaşça çıldırdım, ani olmadı. Önce tahlil ettim, kendimi bir labaratuvara koydum. Güzellikten bir gülümseme örneği. Veriler tutuyordu. (Bilime toz kondurmayız) bir de mütalaalar aldım. Bir insanı sevmekle başlayacaktı herşey. Başlamalıydı. Başlamasaydı bir deney yarım kalırdı. Ben denektim, dünyayı kurtaracak bir ilacın deneği. İnsanlık için, (kendim için), sevgi için (kazanmak için) Prens Mişkin'i kanıtlamak için.(Budalanın teki için). Amacım ulviydi. Belki bilimi felsefeye açardım, bilge ve güzel olurlardı böylece. Ve sorulacak sorusu kalırdı dünyanın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder