90'lı yıllar tabii ki cennet değildi. Belki de Türkiye'nin en berbat yıllarıydı. Ama biz çocuktuk. Gerçekten çocuktuk hem de. Dünya bu kadar büyüklükle dolu değildi, büyüklükle ilgili planları düşünecek daha çok zaman vardı, "büyüyünce ne olacaksın"dan başka kafamızı kurcalayan soru yoktu."Biz"i övebileceğim şeyler sınırlı- gerisi bizim hayal gücümüze kalmıştı çünkü. Ama her şeyden öte bilgisayarda da oynadık sokakta da. Televizyon da izledik evcilik de oynadık. Ama her şey şimdikinden daha renkliydi buna eminim.
(Küçüklüğümde en sevdiğim grup Aynaydı bu arada. Dinleyin.)
Pokemonlara, tasolara hiç girmeyeceğim bile.
Bir de benim ve Türkiye'de bilim seven her gencin geçmişine yer etmiş bir yayın var ki onu övmeden geçemeyeceğim.
Bu gördüğünüz çok eski sayılardan biri. Okumayı öğrendiğimden beri okuduğum en müptelası olduğum dergiydi. 6-16 yaş aralığımdaki bütün sayıları elimde vardı ama malesef yer kalmadığı için bir çoğunu bağışladım. Kartları hala durur.
Ne yazık ki TUBITAK özerkliği kaldırılmış bir kurum ve bu durum bir çok yayınına da yansıyor. Ne zamandır okumuyorum gerçi son hali nasıldır bilmiyorum.(Bi ülkenin başbakan ve bakanlar kurulunun ne işi olur bilim ve araştırma kurulunun profesörleriyle bunu da anlayabilmiş değilim bu işin neresi siyasi?)
Çocukluk denildiğinde aklımda bunlar kaldı. O zamanlar 7-70 sınav manyaklığı yoktu, okulun, insanların parasıyla katılmadığı o binanın bir değeri vardı- iyi kötü hayata hazırlayan oydu çünkü.
Bugün alışamadığımız teknolojinin altında ezilen, zekası yorucu ve gereksiz bir müfredatla ve sınavlarla köreltilen bir çocukluktan çok daha iyiymiş yoklukla geçen bir çocukluk.
Amacım duygusallaşmak değildi ama öyle oldu. Buralarda bir şey planlayıp yazmam çok nadirdir, çoğu kez kendimi klavyeye bırakıp gidişata göre aklıma geleni yazıyorum. Bu sefer de böyle oldu.
Sonuç olarak, çocuk kalmayı başarabilenlerin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder