17 Ağustos 2012 Cuma

Alamut'a Dönüş

Merhaba! İlk olarak tarihi bir romandan başlamak istedim. Beni tanıyanlar, daha doğrusu konu hakkında kafasını çok şişirdiklerim, bilirler iki çeşit romanı çok severim: Tarihi roman ve psikolojik roman. Bu da ilk kategoriden biri işte. Bu kitaptan bahsetmeden önce yazarlarının birbiriyle pek alakası olmamasına rağmen dönemi ele alan iki ünlü roman olduğu için adeta bu romanla bir üçleme gibi görünen diğer iki romandan da kısa bir özetle bahsetmek isterim.

Alamut:Fedailerin Kalesi-Wladimir Bartol
Güzel bir kitaptı, sürükleyiciydi. "Tarihi sevdirmek" anlamında etkili bir örnek olabilir ancak gerçekçi değil. Belirtmek isterim ki "Bunlara haşhaş içiriyorlar kendilerini cennette sanıyor" hikayesi Marco Polo'nun Anadolu'da duyduğu dedikodulardan öte değildir. Hasan Sabbah'ın gerçek dehası bunu haşhaşsız yapabilmekte değil mi zaten? Bir de kitapta Hayyam-Nizamülmülk-Hasan Sabbah aynı okulda kardeş kardeş okumuşlar da sonradan bu hale gelmişler gibi anlatılmış. Bu da olması yaş farkından ve yetiştikleri yerlerden dolayı imkansız bir olaydır. Bunun dışında kitap iyiydi








. Semerkand-Emin Maluf(ismi Amin Maalouf yazmadım diye şaşırmaya hakkınız yok. Arap alfabesinden geliyor, İngiliz fonetiğinde yazmak zorunda değilim)

 Bu da güzel bir kitaptı ancak çok fazla Türk karşıtlığı gördüm. "Hasan Sabbah olayını Aptal Türkler ve Farslar birbirini yiyordu" gibi anlatmış. Bu bakış açısı nedeniyle hoşuma gitmedi. Ama biraz daha araştırmaya dayanan gerçekçi bir kitaptır. Zaten esas konusu da Hasan Sabbah değil  Ömer Hayyam.













 Şimdiii gelelim Alamut'a Dönüş Kitabımıza.

 Bu kitabın diğer ikisinden farkı şu: Bir kere ortadoğuda bir karakteri ele almadığından gerçekten batının bakış açısıyla anlatıyor. Alamut Kalesi kitabında olduğu gibi batılımsı bir doğulu yok işin içinde. Bu sayede gerçekçiliğini koruyor. Bir de yazar bir oryantalist gibi davranmaktan çok Hasan Sabbah'a hakettiği gizemi verip kendi bilgisini daha çok batıdaki gelişmeler üzerine konuşturmuş. Tabi bunu yaparken de islamiyet hakkındaki bilgilerini de gözler önüne sermiş.

Kitabın ana karakteri Orlando. Adrian adında bir ikiz kardeşi var. Bu iki kardeş tapınak şovalyeleri. Arap hayranı babalarından öğrendikleri Arapça ve Latince bu iki kardeşin en büyük özelliği. Tapınak şovalyeleri Adrian'a Hasan Sabbah'ın adamlarının arasına sızma görevi veriyor ancak Adrian'ın daha sonrabir Dük'e suikast yaptıktan sonra öldürüldüğü öğreniliyor. Orlando'ya verilen görev Haşhaşilerin arasına girerek kardeşinin kılığına bürünmek ve gizemlerini çözmek oluyor.

Kitap Alamut'ta sıkışıp kalmamış, Tapınakçı ajanı Benedict'in maceraları ve Friedrich Barbarossa ile Papanın ilişkilerini de çok iyi anlatmış.

Okuduğum en iyi tarihi romanlardan biriydi. Herkese tavsiye ederim.

1 yorum: