19 yaşındaysanız hayat çok yeni olabiliyor (mu?)
Cedricvari bir giriş yaptım doğrudur. Asıl amacım yazmanın ne denli önemli olduğunu ve benim bu blok(Türkçede harfler b,c,d,g ile bitmez!) ile neyi amaçladığımı anlatmaktı. Hala da öyle.
Okumayı 6 yaşında öğrendiğimden beri okuduğum iki şey var; bilimsel yazılar ve bilgisayar. Şu aralar buna ders kitapları, yargıtay içtihatları vesaire eklendi. Daha öncesi de var, dil,müzik,edebiyat vs. Elime ne geçerse okuyorum denebilir, ama bitirdiğim fazla bir alan olmadı şimdiye kadar. Bir ingiliz deyimi der(miş) ki: "Jack of all trades, master of none". Beni daha iyi anlatan bir kelime grubu daha bulunabilir mi? "Her şeyden anlayan, hiçbir şeyde usta olmayan" demek. Evet ben tam da buyum. Anlamadığım çok az şey var, uzman olduğum tamamıyla anladığım pek bir şey yok. Benim gibi insanların ne yapabileceğini çok düşündüm durdum. Yönetici olabilirler çünkü her personelin işinden anlayabilirler. Ama liderlik vasfı yoksa o da yatar. Her neyse bu başka bir konu.
Sonuç olarak çok şey okudum, kafamı çok doldurdum. T.C. kimlik numaralarından tutun da çalıştığım bürodaki dosya numaralarına kadar. Telefonuma kaydetmeyip de ezberlediğim bir sürü numara var. Son zamanlar düzene ihtiyacım olduğunu farkettim.
Düzensizlik o kadar çok ki, durumu anlatmam ancak Sinestezya'daki Noel Brun'u örnek vermekle mümkün. Noel Brun mükemmel hafızaya sahipti.(Benimki mükemmel hafıza değil, dağınık bir hurda yığını sadece). Sanata dair çok şey denedi, ama neyi üretmeye kalksa bir başkasının eserini taklit ettiğini farkediyordu. Şu aralar ben de bunu yaşadığımı farkettim. İşin aslı fazla ilerletmedim de ama bir eser okuyunca-izleyince o kadar kapılıyorum ki bir şey yazıp çizdiğimde onun kopyası gibi oluyor. Bu yüzden artık günlük tarzında yazıyorum. Böylelikle hafızamı toplayıp kafamı dinlendireceğime inanıyorum.
İşte yazmanın faydası bu millet. Kafayı toplamaya yardımcı oluyor.
Bir de tumblr'da çok fazla ergen gördüğümden blogspot'u daha bir sevdim. İşte burda olma sebebim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder