14 Ocak 2013 Pazartesi

Sallama Çay

Merhaba!

Yazıya karikatürle başlamak istedim. Bu bloğu takip eden 2-3 kişi ya var ya yok, gene de yazısızlığın özrünü göstermek istiyorum. Oysa ne sözler vermiştim, her hafta bir kitap incelemesi getirecektim kitaplardan filmlerden bahsedecek entel mandal hareketlerde bulunacaktım. Ama olmadı. İnsan daha kendine verdiği sözü tutamıyor sonra da millete yok efendim vatan millet sakarya aşk sevda üç büyükler modunda takılıyor.

Neyse, sonuç olarak: pardon.

Karikatürü kimsenin çıkıp sikmediği taraflarıma ithaf ederken, şu aralar neler yaptığımı birazcık anlatayım. Ne yapıyorum? A) Vakit öldürüyorum. B) Öldürecek vaktim kalmadığında vicdan azabıyla kendimi yormak gebertmek pahasına derse veriyorum. İşin aslı biraz bunaldım, daraldım. Vize Final arası kafa dağıtamadım şimdi onun eksikliği içinde yalpalıyorum. Gelecek kaygısı da girdi işin içine ama hiç değilse şöyle olmayalım:

Okuyorum, elimde en az 300 sayfalık sınav sorumluluğu var. Bu sayfaların çok azı geyik. Hepsinden sorumluyuz. Bu işler bitince ne olacak? Mezun olunca diyorum yani. Para peşinde koşacağız.

Oysa ben 6-16 yaş arası bilim adamı olcam diye tutturduydum. 16-17 yaş arası hiçbir şeyi sallayacak aklım olmadığı için hukuk seçtim. (Hayır hukuku seviyorum gerçekten) Ama ben kararsız çok yönlü her şeye ilgi duyan bir adamım. Hukuk denen çarkların öyle koca dişleri var ki. Bir tanesi bir sürü kitap ve bir işe yaramıyor. Çok şey öğrenmek istiyorum (evet bu bende tutku) Ama hukuk kendisinden başka bir şey öğrenmeme izin verecek gibi görünmüyor.



Öte yandan yaşama atılasım da yok. Yaşamın eğlenceli haytalık safhalarını da getiremedim. Yüzme bilmiyorum bir sevgilim olmadı . Şimdi hayata atılmak istemem.(şimdi ölmek istememe bağlıcam evet)(internetin de bu yanı güzel aklınıza esen her şeyi getirebiliyorsunuz, dua edin bu gece komplekslikten ve yaratıcılıktan da yoksunum yoksa neler yapardım)

Öte yandan sevgili okuyan, bir süredir bomboş takıldığımın farkındayım. Burayı film-kitap-mantık ile dolduracağım. Söz veriyorum.-Benim gibi kendine sözünü tutmayan birine güvenirseniz.-Bir dahaki yazımda görüşürüz. Bir çay getiriyim hayatınıza da daha girmeyeyim.






5 Ocak 2013 Cumartesi

Geçiştirme.

İyi geceler, günaydın ve iyi öğleden sonralar

Bir şeyler yazmak istedim. Hem de çok. Ama inanın yazacak ilham bulamıyorum o yüzden son karaladığım birkaç anlamsız dizeyi şuraya yapıştırıp gidebilirim.


****
Çıkmaz sokağın ardında bir vuslatın peşinde sinekler gibi cama yapışmaktan yoruldum.

Bak yine tüm dünya işinde gücünde,
Ayağıma koca bir düzen takıldı iradesiz, suçlusuz.
Boğazımda taçyapraklar sevdasız,duygusuz.


****

Tüm şiirler yaralıyor,
Sanki her gerçekçilik karamsarlığa meyletmeliymiş gibi.
Sanki anlattıkça seni ufuklara yaklaşıyorsun
Gökkuşağının altındaki hazine kadar mitsin
Tantalusun elini uzattığı meyve gibi kaçıyorsun ellerimden
Sanki yerle göğü ayırırken senle beni es geçmemiş tanrı
Sanki sen...
Ahiret akıbeti kadar belirsiz adın
En kutsal yasaklardan daha yasak tadın.


*****

Benim neyime dadanmışım oyunlara,
Ben bu sisin içinde kaybolmamalıydım.
Bulutsuz havada yıldızları saymalıydım
Rüzgarla yarışıp kaybetmek yerine.

Beni hüzünlü yağmur değil
Büyülü gecenin seması delirtmeliydi.
Aklımda antik şairlerin gerçeği tasvirleri olmalıydı
Umutsuz bir hayalin yüzü yerine.



****